DOĞRU SORU VE SORGULAMA

Sorgulama zor ve cesaret istiyor. Peki, buna cesaretimiz var mı? Doğru sorular sorabiliyor muyuz?

Felsefenin cevaplarla değil de sorularla ilgilendiğini biliyoruz.  Felsefenin temeli soru sorma üzerine kurulu ve bu en temel özelliği. Felsenin bu eylemindeki amaç anlamak ve keşfetmek.

Matthew Lipman, soru aklımızı şüpheye sokar ve şüphe soruşturmanın başlangıcıdır, der. Yani felsefi problemler ve diyaloglar sorulardan doğar. Heschel ise felsefeyi “doğru soru sorma sanatı” olarak tanımlar. Ne güzel tanımlamışlar, değil mi?

Felsefi soruşturmalar, doğru sorular ve düşünce merkezinde döner. Tartışmalardaki doğru sorular mevcut düşünce kalıplarını sorgulamak, konunun derinliklerine inmek, farklı bakış açılarını keşfetmek, bu bakış açılarını karşılaştırmak için kullanılır. Örneğin: Doğru nedir? Gerçeklik nedir? gibi sorular felsefi tartışmaların merkezinde yer alır. İşte bu soruların etrafında fikirler çoğalır gider. Bu fikirler doğru soruların etrafında gelişir ve değişir.

İyi soru sorma becerisi edinmek yaşam için olmazsa olmazlardan. Bizlerin bir problemi ifade edebilmek, argümanı analiz edebilmek ve görüşleri anlayabilmek için sorular üretebiliyor olmamız gerekir.

Çocuklar bu konuda soru bankası gibidir ve iyi soru üretirler. Çocuklardaki hayret hissi genelde çocuklar üzerinde soru sorarak kendini gösterir. Sorular sorarak yaşam ve toplumun en temel öğelerini keşfetmeye başlarlar. Bir çocuk iyi soruları sormada ne kadar başarılıysa kendini açıkça ve yetkin bir şekilde düşünebilme konusunda başarılı olur.

Okula başlamadan önce neredeyse tüm çocuklar sorularla doludur, fakat zamanla  bu becerileri sistemin içerisinde solar gider. Müfredat mağduru olurlar. Sınıflarında sorulan sorular genelde cevap merkezlidir. Cevabı doğru alan öğretmen, mutludur; öğrenci ise onay aldığı için daha mutludur. Peki, bu öğrenme için yeterli midir? Tabii ki hayır! Cevap merkezli sorular sınıf içerisinde bir diyolog başlatma ya da sorgulamaya hizmet etmez. Genelde açık uçlu sorular tercih edilmez. Tercih edilen sorular ve bilgiyi ezberlemeye ve hatırlamaya dayanır, sorgulamaya uygun anlayış içeren sorular yoktur. Sınıf içerisinde böyle sorulara tüm eğitimleri boyunca maruz kalan çocuklar soru sorma, soruyu anlama ve değerlendirme becerilerini zaman içinde kaybederler. Mesela, bizlerin öğrenim yaşantımızda hatırladığımız şeyler çok azdır. Hatırladıklarımız ise sadece deneyimlerimize dayanan ve üzerinde konuştuklarımızdır.

Öğretmenin sınıf içerisinde öğrencinin sorduğu sorularla başlaması aslında derin kavrayışın başlangıcı olarak kabul edilebilir. Lipman’ın gözlemlerine göre sunulan bilgi “muğlak, şüpheli ve gizemli olduğunda öğrenciler dünya hakkında düşünmek için son derece heyecanlı oluyorlar. (Lipman, 2003,14) Sorular belirsizliği ve gizemi ifade etmenin anahtarıdır. Bir öğretmen ilk önce “sorgulayan bir birey olarak “sorgulamanın fitilini ateşlemelidir. (Lipman,1980,103)

Soruşturan topluluk metoduna dayanan P4C soruşturmaları sırasında öğrencileriyle birlikte sorgulama sürecine giren öğretmen- kolaylaştırıcı, çocuklarla birlikte öğrenme sürecine dahil olur. Sorduğu sorularla soruşturmanın doğmasına fırsat yaratır. Öğrenci bu çemberin içinde statik değil dinamik bir hal alır. Çocuklar bu dinamik süreç içerisinde önemli açık uçlu sorularla kavramları sorgulayarak fikirler üretirler.

Çocuklar İçin Felsefe soruşturmalarında düşünme fitilini ateşleyen soruların niteliği önemlidir. Çocuklar bu oturumlarda açık uçlu sorulara maruz kaldıkça doğru soru sormayı, soruları değerlendirmeyi öğrenirler ve daha geniş cevaplar verirler.  Derinlemesine sorularla karşılaşırlar. Yani, sorunun ardında yatan nedenleri veya detayları görürler. Örneğin, “Bu fikri neden savunuyorsunuz?” gibi. P4C oturumlarımda nedenler, nasıllar , niçinler… peşi sıra gelir.İyi soruların özelliklerini belirleme yetenekleri gelişir. Kendi sorularını nasıl formüle edeceklerini, onlarla nasıl çalışacaklarını ve kullanacaklarını öğrenir.

P4C soruşturmalarında çemberde düşünme aktivitesine katılan çocuklar açık uçlu sorular karşısında birbirlerinin fikirlerini dinlemeye, empati kurmaya başlarlar. Karşılarındaki kişinin cevabını dikkatlice dinleyerek, daha anlamlı ve doğru sorular sormak için ipuçları bulabilirler. Önyargılarından arınmış bir şekilde sorular sorarak, daha nesnel ve etkili bir iletişim sağlarlar. Bu çemberde fikirleri ifade etmek için bir çabalama hali vardır. Bu hal çocukların zihinsel aktiviteleri için değerlidir. Derin kavrayış haline girer, bilgiyi üretir ve öğrenme süreci daha da anlamlı kalıcı hale gelir ve doğru soruyu bilir.

Sonuç olarak, çocukları açık uçlu doğru sorularla beslemeliyiz ki soru sorma becerileri gelişsin.Unutmaylalım ki doğru sorular sormak, felsefi keşiflerin ve anlayışın anahtarıdır. Zihnin kilidini açmak gerekir.  Soru soruyu doğurur ve zamanla zihnin postürü değişir.

 

GÖKÇE ÜNEL ŞENOL

 P4C Uzm. Eğitmen

 

 

Kaynaklar: Eğitimde Felsefe, Jana Mohr Lone, Michael D. Burroughs, Say