The boy pretends to be a superhero and uses his mind. Draw concept.

  “Mademki asıl felsefe bize yaşamayı öğreten felsefedir ve mademki çocuğun da öbür yaştakiler gibi ondan alacak dersleri vardır; niçin çocuğa felsefe öğretilmezmiş

                                                                                                                          (Montaigne- Denemeler)

 

        Aristoteles yüzyıllar önce  “Bütün insanlar, doğaları gereği bilmek isterler.” diye belirtir. İnsanın, yaradılıştan bu yana  merak eden bir varlık olduğunu  ve varlığı boyunca da dünyayı sorguladığını çok iyi biliyoruz. İnsanın bu  sınırsızca soru sorma isteği, keşfetme heyecanı, hayretler içinde kalması hali çocukluk döneminde ortaya çıkar. Bu dönemle birlikte soru yağmuru sağnak şeklinde gelir ve sorgulama da başlamış olur. Aslında çocuk felsefe yapmakla tanışmış olur.  Sonuçta, felsefeyi felsefe yapan  da merak ve soru sormak değil midir ? Kant’a göre bu ikisi de çocuklarda bulunur.  Çocuklara  doğuştan filozof  desek yanlış olmaz sanırım.

     Düşünürler, filozofların ve çocukların sorgulama yaparak birbirlerine benzediklerini belirtir. (Tabii filozofların sorgulamaları daha bilinçli formattadır.) Bu benzerlikleri anlam arayışı, merak ve hayret duygularından gelir. Tabii ki de cesareti de unutmamak gerekir. Sizce de felsefe yapmak ciddi bir cesaret işi değil midir? Sonuçta hikayede “Kral Çıplak ! “ diyen de  bir çocuktur.

      Felsefe bir zihin egzersizidir yani bilişsellik barındırır.Bilişsel gelişim kuramcısı Piaget çocukların bilişsel dönemlerinin  somuttan soyuta evrildiğini belirtir. Sorgulamak için de bilişsel süreç çocuklar için uygundur. Soyut kavramları da dinledikleri masal ve hikayelerden zihinlerinde  yerini almıştır zaten . (İyilik –kötülük, adalet- adaletsizlik, büyük- küçük, çirkinlik –güzellik vb. ) Peki,  çocuklar soyut düşünme dönemindeyse neden felsefe yapamasınlar ki?

       Yaşamla iç içe olan felsefeyi, çocukların hayattan somut örneklerle soyut düşünme becerilerinin geliştirilmesinde kullanılması mümkündür.

    Hand, Okullarda Felsefe adlı eserinde felsefi kavramların çocukların yaşamının içinde nasıl yer aldığına ve örneklerden yola çıkarak nasıl felsefe yapılacağına ilişkin küçük bir örnek sunar. Bu örneği inceleyelim hatta daha sonra da  biraz düşünelim.

  “ Gareth, resim dersinin bitiminde boyalarını yere döker. Öğretmeni, onun bunu yaptığını görmemiştir. Gareth boyaları kendisinin döktüğünü de öğretmenine itiraf etmez. Öğretmen sınıftaki bütün öğrencilerin teneffüse çıkmayarak yerleri temizlemesine karar verir.Bunun üzerine sınıftaki öğrencilerden biri şöyle söyler: “Ama öğretmenim, herkesi cezalandırmak hiç adil değil!”   

      Böyle bir metnin üzerinden kavramlar üzerine tartışılabilir. Adalet nedir ? / Adil davranmak ile adil davranmamak arasındaki fark nedir? gibi sorular yöneltilebilir. Bununla birlikte onlarla ceza kavramı da tartışılabilir. Görüldüğü gibi çocukların yaşantılarından yola çıkarak felsefi tartışmalar düzenlenmiş olur.( N.Akkocaoğlu Çayır: Çocuklar İçin  Felsefe Eğitimi Üzerine Nitel Bir Araştırma )

      Doğuştan filozof olan  çocuklar,  hayatla iç içe olan ilgilerini çekecek örneklerle özenli, işbirlikçi, eleştirel, birlikte  düşünen yani  P4C’nin dört ilkesiyle bilişsel, duyuşsal ve sosyal  becerilerini geliştirerek eğlenceli bir  felsefe eğitimiyle felsefe yapabilirler. 

      Lipman, P4C pedagojisini oluştururken her sınıfın soruşturan bir topluluk olması gerektiğine inanmış. “P4C gibi düşünme becerileri programının amacı; çocukları filozoflara ya da karar vericilere çevirmek olmadığını onların daha düşünceli, daha yansıtıcı, daha anlayışlı ve daha akılcı bireyler olmalarına yardımcı olmaktır.” diyen Lipman, çocuklar için ilgi çeken yeniden  yapılandırılmış bir felsefeye işaret etmiştir.

 

GÖKÇE ÜNEL ŞENOL

Öğretmen / P4C Uzm. Eğitmen